-
1 son dakikada yetişmek
v. touch-and-go -
2 son
коне́ц (м) после́дний* * *1.после́дний, коне́чный; кра́йнийson dakikada — в после́дний моме́нт, в после́днюю мину́ту
son defa — в после́дний раз, раз и навсегда́
son haberler — после́дние изве́стия
son nefes — после́днее дыха́ние, аго́ния
son nefesini vermek — умере́ть
son sınıf — выпускно́й класс
2.son vagon — кра́йний / после́дний ваго́н
1) коне́цson bulmak — конча́ться, заверша́ться
son[un]a erdirmek — зака́нчивать, заверша́ть, доводи́ть до конца́
sona ermek, sonu gelmek — конча́ться, заверша́ться
sonunu getirmek — око́нчить, довести́ де́ло до конца́
son kozunu oynamak — испо́льзовать после́днюю возмо́жность
son vermek — прекраща́ть, зака́нчивать, положи́ть коне́ц
kışın sonu — коне́ц зимы́
mevsimin sonunda — в конце́ сезо́на
2) анат. после́д, плаце́нта••son pişmanlık fayda vermez — посл. по́зднее / запозда́лое раска́яние по́льзы не прино́сит
-
3 touch and go
son dakikada yetişmek* * *tehlikeli iş -
4 последний
1) врз sonпосле́дний ваго́н — son vagon
после́дняя остано́вка (трамвая и т. п.) — son durak
после́дние но́вости — son haberler
э́то моё после́днее сло́во — son sözüm budur
две после́дние кома́нды в обеих гру́ппах — спорт. her iki grubun sondan iki takımı
в после́дний раз — son defa
в после́днее вре́мя — son zaman / zamanlarda
в после́днюю мину́ту — son dakikada
в свой после́дний час — son saatinde
до после́дней копе́йки — son meteliğine / kuruşuna kadar
по после́дней мо́де — son modaya göre / uyarak
2) ( только что упомянутый) sonuncu(su)••руга́ть кого-л. после́дними слова́ми — birine ağır / okkalı küfürler etmek
-
5 Minute
Minute f <Minute; Minuten> dakika;auf die Minute pünktlich dakikası dakikasına;in letzter Minute son dakikada -
6 Minute
-
7 under the wire
zar zor/son dakikada -
8 désister
-
9 se décommander
v prgelmeyeceğini söylemek◊Ils se sont décommandés au dernier moment. — Son dakikada gelmeyeceklerini söylediler.
-
10 se dégonfler
v pr1 se vider de l'air havası sönmek◊Le ballon s'est dégonflé. — Topun havası söndü.
◊Elle s'est dégonflée au dernier moment. — Son dakikada korkarak vazgeçti.
-
11 at the eleventh hour
son anda* * *(at the last possible moment; only just in time: The child was saved from the kidnappers at the eleventh hour.) son anda/dakikada -
12 доходить
varmak,ulaşmak* * *несов.; сов. - дойти́1) врз varmak, ulaşmak; gelmekмы дошли́ до вокза́ла за де́сять мину́т — gara on dakikada vardık
письмо́ дошло́ по назначе́нию — mektup yerine ulaştı
письмо́ до него́ не дошло́ — mektup eline geçmedi
дойти́ до на́ших дней — günümüze kadar gelmek, bugüne (ayakta) kalmak (о памятниках и т. п.); günümüze kadar sürüp gelmek (о вражде и т. п.)
после́днее доше́дшее до нас письмо́ писа́теля — yazarın bize ulaşan son mektubu
э́ти слу́хи доходи́ли и до нас — bu söylentiler bizim kulağımıza da geliyordu
доходи́ть до коле́н — diz hizasına gelmek (о воде и т. п.)
сюда́ ве́тер не дохо́дит — burasını rüzgar tutmuyor
о́чередь дошла́ до нас — sıra bize geldi
де́ло дошло́ до того́, что... — iş o hale geldi ki,...
де́ло дошло́ до дра́ки — iş dövüşmeye kadar vardı
а когда́ де́ло дохо́дит до де́нег,... — iş paraya geldi mi,...
он дошёл до того́, что... — o hale geldi ki...
до чего́ он дошёл! — ne hale düştü!
он дошёл до утвержде́ния, что... —... iddia edecek kadar ileri gitti
вот до чего́ он дохо́дит в свои́х обвине́ниях — suçlamalarını işte buna kadar uzatıyor
кома́нда дошла́ до фина́ла — takım finale yükseldi
2) разг. ( становиться понятным) intikal etmekдо него́ не дошло́ — intikal edemedi
до него́ пло́хо / сла́бо дохо́дит — intikali azdır, intikal kudreti zayıftır
наконе́ц-то сего́дня до него́ дошло́ — nihayet bugün kafasına dank etti
3) прост. (ослабевать, обессилевать) bitmek••у меня́ до э́того ру́ки не дохо́дят — buna elim değmiyor
-
13 aller
alle(r, s) pronhepsi, cümlesi, bütün;\allers in \allerm ( insgesamt) hepsi hepsi, tam tamına; ( im Großen und Ganzen) topu topu; ( im Allgemeinen) genel olarak; ( kurzum) kısacası, hülasa;\aller auf einmal hep birden, herkes birden;\aller beide/drei her ikisi/üçü;\aller, die dort sind orada bulunan herkes;\aller zehn Minuten (her) on dakikada bir;\aller zwei Tage (her) iki günde bir;auf \aller Fälle kesinlikle, mutlaka; ( so oder so) öyle veya böyle;ein für \allermal ilk ve son defa olmak üzere;dies \allers bütün bunlar, bunların hepsi;\allers auf einmal hepsini birden;\allers, was du willst her istediğini, ne istersen;\allers, was Sie wollen her istediğinizi, ne isterseniz;\aller zu seiner Zeit! her şeyin zamanı var!;vor \allerm her şeyden önce;für \aller Zeiten ebediyen;wer war \allers da? kimler oradaydı?;es waren \aller da herkes oradaydı;ist das \allers? hepsi bu kadar mı?;was soll das \allers? bütün bunlar ne demek oluyor?;in \allerr Frühe erkenden;die schönste \allerr Mädchen/Tage kızların/günlerin en güzeli;es ist noch nicht \allerr Tage Abend gün doğmadan neler doğar;wir \aller hepimiz
См. также в других словарях:
dara dar — zf. Güçlükle, ancak, uç uca, son dakikada İngiliz süngüsünden dara dar başını kurtaracaktı. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırmak — i, ar 1) Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak Taşları kırmak. Bardağı kırmak. 2) İri parçalara ayırmak 3) nsz Belirli bir biçimde katlamak Forma kırmak. 4) Öldürmek, yok olmasına neden olmak Bu yıl soğuk hayvanları kırdı. 5) Bir şeyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Yücel Sivri — (né en 1961 à İzmit en Turquie) est un journaliste allemand. Il est également poète et traducteur. Sommaire 1 Vie 2 Livres 2.1 Œuvres indépendantes 2.2 … Wikipédia en Français